4 Temmuz 2015 Cumartesi

Tüm Budalalara!




Sensiz de denizi seyredebiliyorum
Hem dalgaların dili seninkinden açık
Ne kadar hatırlatsan kendini boş
Sensiz de seni sevebiliyorum

Hep boş konuşurduk hatırlar mısın, bula bula
Karşılaştığımız zamanlarda
Sen, sevgiden şımaran çocuk
Ben şaşıran budala

     Özdemir Asaf                      


3 Temmuz 2015 Cuma

San Andreas mı Dwayne Johnson mı?



     Merhaba sevgili Dwayne Johnson severler. Aslında sadece size seslenmem biraz ters oldu fakat ben biliyorum ki Dwayne severler ve bu adamı sadece görüntü olarak tanıyanlar "Aa bu adam mı oynuyormuş hadi izleyelim" deyip San Andreas'ı izlemek isteyeceklerdir.
     Konusu tipik bir felaket filmi olan San Andreas Fay'ı grafikleri ve efektleri itibariyle sıradanlaşmaktan kendini kurtarıyor. Dünyanın sonu tarzı filmler birçok insanın artık ezberlediği iki adım sonra ne olacağını tahmin etmesinden dolayı pek rağbet görmüyor. Merak bu ya izleniyor izlenmesine lakin film bitince " Hep aynı kurgu, böyle biteceği belliydi" şeklinde ifadelerle kendi sonunu hazırlıyor. Size tavsiyem bu filmi sinemada izleyin. O zaman çok keyif alacaksınız. (Biraz geç kalmış olabilirim ama hala gösterimde olduğu sinemalar var.) Ayrıca oyunculuklar gerçekten çok iyi. Öyle çöpe atılacak tarzda bir film olmadığına inanıyorum. Amerika'nın üstün gücünü yansıtmaya çalıştığını fark edeceksiniz. Aldırmayın. Siz arkanıza yaslanın ve keyfini çıkarın.
     Filmin özetine gelince:
                                         California 'da yaşanan deprem felaketinden sonra, acil kurtarma biriminde çalışan ve helikopter pilotu olan Ray ile birlikte eski eşi Emma'nın kızları Blake'i kurtarmak için Los Angeles'tan ayrılıp San Francisco'ya gitmeye çalıştığı sırada yaşanılan olaylar.

İyi Seyirler                  

2 Temmuz 2015 Perşembe

Gecenin Sevgilisi

 
   "Bu satırları vapurda yazıyorum. Teknenin sarsıntısından ötürü yazım biraz titrek ve okunaksız oluyor, kusura bakmayasın. Her yerde, her zaman yazmak istedim sana. Her koşulda haykırmak istedim aşkımı, sevgimi, sana karşı olan tutkumu. Vapurda da, otobüste de, hatta yürürken de. Anlayasın istedim beni. Güvenesin, ileriye umut bağlayasın istedim...
      Şimdi saat kaç? Onu bile bilmiyorum. Tek bildiğim, tek düşündüğüm sensin, senin sağlığın, rahatlığın, mutluluğun. Tek şey budur... Şimdi vapur Haydarpaşa önlerinde ilk dalgakıranın önlerinde. Kaç kez birlikte geçtik burdan. Ne sözler söyledik. Ne bakışmalar oldu aramızda. Ne çaylar içtik... Geçmiş günler geleceklerden daha parlak değil. Buna inanmanı istiyorum. Seni evrence seviyorum."
 
Cemal Süreya         


Bize Biraz Renk Gerek


     Bugün bir kez daha anladım ki ülkemin insanları sinir küpü. Çok da haksız sayılmazlar hani. Yarısı sevmediği işte çalışıyor, yarısı sırf bu hatayı yapmamak için işsiz dolaşıyor. Siz hangi tayfadasınız? Soruyu kendime çevirmek istemiyorum pek ama sanırım ben de işsiz gurubundayım. En azından şimdilik. Peki bu insanlar hiç mutlu olamıyor mu? Olmaz mı, en tatlısından otobüste bir teyze veya amcaya yer verdiğinizde onların yüzündeki o tebessüm ve size edilen dualar hiç mi yüreğinize su serpmiyor? Sonra içinizde oluşan o "Ben ne iyi bir insanım" bakışıyla göğsünüzü kabartmanıza ne demeli?
     İşin özü bugün hastaneye gittim ve ülkemin güzel insanlarının yarısının sinir hastası olduğunu onayladım. Kimsenin kimseye tahammülü yok. Sanki biri bi şey dese veya bi bakış atsa da " Ne var arkadaşım?" diye çıkışmak ister gibiler. Eminim siz de çok denk gelmişsinizdir bu duruma. Belki de siz de bu insanlardan birisinizdir. Aman Tanrım! Canım insanlarım, güzel halkım bu sinir bu öfke niye? Tamam sorum biraz saçma oldu sinir olunması gereken çok şey var. Lakin azıcık da gülsek olmaz mı?


1 Temmuz 2015 Çarşamba

Göğe doğru...


Ne zaman ki istesem huzuru
Gökyüzüne doğru yükselir başım
Deniz mi? Olmasa da olur
Tüm gök benim
Mavilik ve bulutlar benim
Bir de gökte görürüm
Sonsuzluğun tonlarını

Sen, ben, huzur, gök
hayaller ve sen
Daha ne...